-
13.05.2025
GÜVENİN YÜZÜ SAKİN, ETKİSİ DERİNDİR
GÜVENİN YÜZÜ SAKİN, ETKİSİ DERİNDİR
Güven, sessiz bir yatırım gibidir.
Görünmez ama işler.
Ses çıkarmaz ama sonuç doğurur.
Bugün kurduğunuz bir güven ilişkisi, yarın kriz anında sizi batmaktan kurtarabilir.
Geçenlerde bir toplantıdaydım. Bir katılımcı benimle yeni yayımlanan bir araştırmayı paylaştı. Araştırmaya göre, Türkiye’de insanların yaklaşık %80’i birbirine güvenmiyormuş. Salon bir anda sessizliğe büründü. Herkes bu oranı hazmetmeye çalışıyordu.
Ben ise şöyle dedim:
“Alın size müthiş bir fırsat!”
Salondaki yüzlere bir şaşkınlık yayıldı. Ne demek istediğimi hemen kavrayamadılar. Birbirlerine bakınıp durdular.
Devam ettim:
“Eğer insanların birbirine bu kadar güvenmediği bir ortamdaysak, siz güvenilir biri olarak ortaya çıktığınızda sadece farklı olmazsınız, bir mıknatıs gibi çekici hale gelirsiniz. İsminiz markaya dönüşür. İnsanlar sizi arar, sorar, yanınızda olmak ister.”
Gerçekten de öyle değil mi?
Çünkü;
İnsan, güven duyduğu yere gider.
Bir müşteri, güvendiği markaya sadık kalır.
Bir çalışan, güven duyduğu yöneticinin arkasında durur.
Bir ortak, güven duyduğu biriyle yol yürümek ister.
İşte bu yüzden, ticarette güven yalnızca bir erdem değil; stratejik bir güçtür.
Kimi şirketler büyük paralar harcayıp reklam verir, güven arar.
Kimi insanlar yıllarını verir, bir damla güven kazanamaz.
Ama siz, her sözünüzde, her eyleminizde güveni önceleyerek öne çıkabilirsiniz.
TİCARETİN KALBİ GÜVENDİR
Ticarette güvenin yeri, bir vitrinin ortasında sergilenen mücevher gibidir. Herkes onu görür ama herkesin sahip olamadığı bir değerdir.
Hayatın her alanında olduğu gibi, ticarette de en temel yapı taşı güvendir. Güven olmadan para da itibar da kalmaz; hedefler anlamını yitirir. Özellikle aile şirketlerinde, yani hem duyguların hem de sermayenin iç içe geçtiği yapılarda, güvenin varlığı ya da yokluğu bir şirketin kaderini belirler.
Zaman zaman şu soruyla karşılaşırız:
"Bir şirkette kurumsallaşma mı önce gelir, güven mi?"
Aslında cevabı oldukça basittir. Kurumsallaşma, güveni besler. Ama güven yoksa kurumsallaşma asla kalıcı olamaz. İşte tam da bu nedenle, ticarette güvenin önemi, yalnızca ticari başarıyla değil, bir şirketin uzun ömürlü olmasıyla da ilgilidir.
Güven: Paradan Daha Değerli Bir Sermaye
Parayla alınamayan şeyler vardır, değil mi?
Saygı, sadakat, huzur ve güven...
Bir şirket düşünün: Müşterileri kendisini hep tercih ediyor çünkü zamanında teslimat yapıyor, söz verdiği gibi davranıyor ve sorun çıktığında sorumluluk alıyor.
Peki bu şirketin en büyük avantajı nedir?
Rekabetçi fiyatlar mı?
Yüksek teknoloji mi?
Hayır.
Bu şirketin en büyük avantajı, güvenilir olmasıdır. Çünkü güven varsa müşteriniz sizin reklamınızı yapar, çalışanlarınız sizi sırtlar, iş ortaklarınız bir adım öne koyar. Ve siz daha hızlı, daha sağlam adımlarla büyürsünüz.
Kurumsallaşma dediğimiz şeyin temeli; güven kültürüdür.
Kısa vadeli kazançlar uğruna güveni zedelemek.
Hatalı ürün teslimatı, gizli maliyetler, eksik bilgilendirme, çalışanları yanıltmak ya da müşteriyi geçiştirmek... Bunlar belki o an size kazanç sağlar, ama uzun vadede size çok daha büyük kayıplar yaşatır.
Güven Nasıl İnşa Edilir?
Ticarette güven inşa etmek zaman alır, sabır ister. Ama temel ilkeleri şunlardır:
1. Tutarlı Olmak:
Ne söylüyorsanız onu yapın. Söz veriyorsanız tutun. Aynı müşteriye, aynı durumda farklı davranış sergilemeyin. Tutarlılık güvenin ilk adımıdır.
2. Şeffaflık:
Yanılgıları gizlemek yerine açık olun. Hatalarınızı kabul edin, telafi etmek için çözüm üretin. İnsanlar, hatasız değil; dürüst insanlara güvenir.
3. Empati:
Müşterinizi anlamaya çalışın. Çalışanınızın ihtiyaçlarına kulak verin. İş ortağınızın yerine kendinizi koyun. Empati, güvenin içten gelen temelidir.
4. Adalet:
Ticarette güvenin sürdürülebilir olması için adil bir yapı kurmalısınız. Liyakat, hakkaniyet ve adalet duygusu yoksa, güven tohumları filizlenemez.
5. İstikrar:
Sürekli değişen kararlar, zayıf yönetim, tutarsız yöneticiler güveni yıpratır. Stratejik hedeflerinizi istikrarlı bir şekilde takip edin. Güven, istikrarla pekişir.
Kurumsallaşma ve Güven: El Ele Giden Bir Yolculuk
Kurumsallaşma; sadece prosedür, belge ve organizasyon şeması olmadığını daha önceki yazılarımda da sıkça belirtmiştim.
Gerçek kurumsallaşma, güveni sistemleştirir.
Örneğin:
- İş tanımları netse, çalışan sorumluluğunu bilir ve hesap verebilirlik artar.
- Yetki devri sağlıklıysa, patronun her işe müdahalesine gerek kalmaz.
- İç denetim sistemi varsa, herkes içi rahat bir şekilde çalışır.
- Aile anayasası varsa, kuşaklar arasında güven köprüsü kurulur.
Kurumsallaşma, aile üyeleri arasında güveni yeniden tesis etmek için muazzam bir fırsattır. Bu sayede, duygulara değil ilkelere dayalı bir yapı kurulur. İşte bu noktada gerçek kurumsallaşma başlar.
Güvenle Büyüyen Aile Şirketlerine Örnekler
Danışmanlık yaptığım bir aile şirketinde, kardeşler birbirinden habersiz kararlar alıyor, patron işten ayrıldığında herkes ne yapacağını şaşırıyordu.
İlk adım olarak birlikte çalışmaya başladık. Önce güvenin zedelendiği noktaları konuştuk. Sonra küçük adımlarla bir iç iletişim sistemi kurduk. Yetki devri, haftalık yönetim toplantıları, ortak hedefler derken işler yavaş yavaş rayına oturdu.
İki yıl sonra şirket 3 kat büyüdü. Ama asıl kazanım, kardeşlerin birbirine yeniden güvenmesi ve ortak vizyon etrafında kenetlenmesiydi.
Son Söz: Güvenin Yüzü Sakin, Etkisi Derindir
Güven, sessiz bir yatırım gibidir.
Görünmez ama işler.
Ses çıkarmaz ama sonuç doğurur.
Bugün kurduğunuz bir güven ilişkisi, yarın kriz anında sizi batmaktan kurtarabilir.
Ticarette güvenin yeri, bir vitrinin ortasında sergilenen mücevher gibidir. Herkes onu görür ama herkesin sahip olamadığı bir değerdir.
Eğer siz de aile şirketinizi geleceğe taşımak, çalışanlarınızla güçlü bağlar kurmak, müşterinizin kalbinde yer edinmek istiyorsanız:
Önce güven inşa edin. Sonra kurumsallaşın. Ardından birlikte büyüyün.
Unutmayın; güven varsa yol açık, zemin sağlam, gelecek parlaktır.